Eser sahibi: HBS. Creative Commons License LogoBu görsel lisansı altındadır Creative Commons License.

Cuma, 15. Kasım 2019 9:30 ös – Cumartesi, 16. Kasım 2019, 3:00 ös Takvimime kaydet

Sağ Popülizmin Yükselişi ve Sosyal Hareketerin Mücadele Yöntemleri

Popülizmin yükselişte olduğu, popülizm çalışmalarının da revaçta olduğu bir dönemin içindeyiz. Bir zamanlar “doğuş halindeki demokrasilerin” ürettiği geçici bir siyasal olgu olarak görülürken, bugün popülizm otoriter, hatta bazı biçimlerinde ırkçı ve kadın düşmanı sağ parti ve oluşumlardan sol kitle hareketlerine uzanan bir çeşitlilikte tüm dünyada yükselişte olan siyasal hareketleri tanımlamakta kullanılıyor. Popülist olarak tanımlanan hareketleri ortaklaştıran temel bir özellik, kendilerini elitist olarak nitelendirdikleri geleneksel temsili demokrasinin kurumlarına bir alternatif olarak sunmaları, halkın iradesini doğrudan yansıtma iddiasında olmalarıdır.   

Popülizmin tanımsal çeşitliliği devam etmekle beraber son dönemde öne çıkan tanımlarının hepsinin popülizmi siyasal bir olgu olarak gördüğünü, saf ve temiz “halk” ile yozlaşmış “elit” ikiliğini tanımlarına dahil ettiklerini belirtmek gerekir. Popülist hareketler her zaman halka referans verirler ve eylemlerini halkla özdeşlik kurarak veya ona hitap ederek gerekçelendirirler; elit-karşıtı duygulara dayanırlar ve halkı [ve elitleri] içinde ayrımlar olmayan yekpare bir grup olarak görürler. Bir siyasal strateji olarak popülizmin ilgili literatürde dört unsuru vurgulanmıştır: kişiselleştirilmiş ve ataerkil bir siyasi liderlik kalıbı, çok sınıflı bir koalisyon, şekilsiz ve eklektik bir ideoloji, siyasi desteği güçlendirmek için maddi hediyeler dağıtılması.

Her ne kadar popülizm kavramının tekrar siyasetin gündemine girmesini 2008 küresel krizinin etkilerine (özellikle kurulu siyasal temsil biçimlerinin krizi ve neoliberal ekonomik oydaşmanın krizi), büyük ölçekli göç hareketlerine, ABD’de Donald Trump’ın seçilmesine ve Birleşik Krallık’ta Brexit oylamasına borçlu olsak da, popülizm olgusu Brezilya’dan Tayland’a ve Türkiye’ye kadar çevre kapitalist toplumsal formasyonlar açısından daha eski bir olguya işaret eder. Akademik çalışmalar popülizmi ithal ikameci sanayileşmenin kolay aşamasında serpilmiş milliyetçi ve içe dönük iktisadi politikalarla özdeşleştirmişlerdir. Ancak bu toplumlarda popülizmin 1990’lı yıllarda tekrar kendisini göstermesi ve ekonomik liberalizm ile bir arada olabileceğini kanıtlaması, bu argümanın sorgulanmasına neden olmuştur.

Özellikle dikkat çeken husus sağ popülist parti ve hareketlerin son yıllarda kaydettikleri büyük gelişmedir. Pek çok ülkede “müesses nizam” ve “halk” arasında politik bir sınır çizen sağ popülistler, küreselleşme süreçlerinin neden olduğu değişen ekonomik ve sosyal koşullarda kendilerini dışlanmış hisseden toplumsal kesimlerin taleplerini yabancı düşmanı bir söylem altında eklemlemeyi başarmışlardır. Nüfuz kazandıkları yerlerde siyasal gündemi belirleme ve merkez siyaseti temsil eden partilerin politikaları üzerinde uzun dönemli etkiler yaratma şansını kazanmışlardır. İktidara geldikleri ülkelerde ise (Türkiye, Polonya, Macaristan gibi), demokratik kurumları zayıflatmış veya istikrarsızlaştırmışlar ve kendilerini güçler ayrımı, insan hakları gibi kurucu demokratik prensiplerden uzaklaştırmışlardır.

Bu konferans sağ popülizmin yükseliş nedenlerini ve demokratik rejimler üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi, aynı zamanda da sosyal hareketlerin önüne koyduğu sorunları ve tehditleri tartışmayı amaçlamaktadır. Konferans sağ popülizmin yükselişinin bağlamı, günümüz konjontürünün hangi unsurlarınca desteklendiği ve bu olguyla nasıl mücadele edilebileceği üzerine bir tartışmayı kışkırtmayı hedeflemektedir. Farklı uluslararası deneyimleri bir araya getirerek küresel bir olgu olan popülizm üzerine karşılaştırmalı bir tartışma zemini sunmayı istiyoruz. Konferans hem konuya ilgi duyan araştırmacıları hem de sağ popülist hareketlerle farklı düzeylerde mücadele eden aktivistleri buluşturarak; hukukun üstünlüğünü, denge ve fren mekanizmalarını, bağımsız sivil toplumu, bireysel ve sosyal hakları ve çoğulculuğu aşındıran otoriter pratikler ve kurumsal düzenlemeler karşısında hangi siyasal ve toplumsal kapasitelerin harekete geçirilebileceğini tartışabileceğimiz bir platform sunmayı hedeflemektedir. Özellikle sağ popülizm karşısında başarılı toplumsal hareket örneklerini öne çıkartmak ve deneyimlerini ortaklaştırmak hedeflenmektedir.

Konferans şu türden sorulara işaret etmeyi amaçlamaktadır:

“Popülizm” kavramından tam olarak ne anlıyoruz ve bu olguyu nasıl inceleyebiliriz?

Popülist hareketlerin ortaya çıkışında hangi toplumsal ve siyasal koşullar belirleyicidir? 

Günümüzde “halk” adına hangi politikalar öneriliyor veya uygulanıyor ve bu politikalar hangi stratejilerle meşrulaştırılıyor?       

Popülist hareketlerin yükselişi demokrasi açısından ne anlama geliyor?

Günümüz dünyasında liberal demokrasinin krizi ile popülizmin yükselişi arasındaki ilişki nedir? Demokrasi popülizmin üstesinden gelebilir mi?

Sağ-popülizm ile faşizm arasındaki bağlantılar nelerdir?

Sağ popülist hareketlerin otoriter siyasal ve kurumsal düzenlemelerine karşı nasıl mücadele edilebilir? 

Sağ popülizmin yükselişine başarıyla karşı koyabilen kampanyaları/hareketlerin/siyasal oluşumların örnekleri nelerdir? Bunların başarılarının arkasındaki unsurlar neler olmuştur? Bu deneyimler farklı coğrafyalarda ve toplumlarda yeniden üretilebilir mi?

Program

15 Kasım Cuma

09.30-09.45     Kayıt

09.45-10.00     Açılış Konuşması: Kristian Brakel, Heinrich Böll Stiftung Derneği

10.00-12.00     I. Oturum: Tarihsel Popülizmler ve Günümüz Sağ Popülizmi: Genel Bir Tanım Mümkün mü?

Panagiotis Sotiris, “Popülizmden” Tam Olarak Ne Anlıyoruz ve Nasıl Analiz Edebiliriz?

Evren Balta, Çözülen Uluslararası Düzen ve Popülist Yönetişim 

Ersin Kalaycıoğlu, Demokrasinin Krizi ve Popülizmin Küresel Yükselişi

Moderatör: Haldun Gülalp

12.30-13.30     Öğle Yemeği

13.30-15.30     II. Oturum: Konjonktür ve Günümüzde Avrupa ve ABD’de Popülizmin Cazibesi 

Lawrence Rosenthal, Çay Partisi’nden Trump’a: Yeni Amerikan Sağı ve Popülizm

Saygun Gökarıksel, Polonya’da Otoriter Popülizm: Bir Sosyal Mücadele Alanı Olarak Devletten Tasfiyeler

Manès Weisskircher, Batı Avrupa’da Popülizmi Çekici Kılan Nedir?

Moderatör: Umut Türem

15.30-16.00     Çay-Kahve Arası

16.00-18.00     III. Oturum: İktidardaki Sağ Popülizm ve Yeni Rejimler: Çevre Ülkelerden Bir Bakış

Edit Zgut, Visegrad Ülkelerinde Sağ Popülizmin Gücü ve Sınırları

İsmet Akça, AKP’nin Otoriter ve Popülist Rejim İnşası ve Çelişkileri

Richa Singh, Modi’nin Milliyetçiliğe ve Dine Dayalı Popülizmi: Hindistan’da Etnik ve Dini Azınlıklara Yönelik Şiddet ve Karşı Mücadeleler 

Moderatör: Barış Alp Özden

16 Kasım Cumartesi

10.00-12.00     IV. Oturum: Sağ Popülizmin Yükselişine Siyasetin Tepkisi

Gökçe Gökçen, CHP

Filiz Kerestecioğlu, HDP

Evelyne Huytebroeck, Avrupa Yeşiller Partisi

Moderatör: Kristian Brakel

12.00-13.00     Öğle Yemeği

13.00- 15.00    Tartışma: Sağ Popülizme Karşı Direniş ve Sosyal Hareketler

Andrew Firmin, Sivil Topluma Yönelik Küresel Saldırıya Karşı Koyma Stratejileri

Aylime Aslı Demir, Öngörülemez Zamanlar: Türkiye'de Siyaseti Queerlemek!

Dunya Ballout, Sesini Yükselt! Sağ Popülizme Karşı “Radikal Nezaket” Stratejisi ile Mücadele Etmek

Yeşim Dinçer, Türkiye’de Feminist Hareket

Yüksel Taşkın, Bundan Sonra Ne Yapmalı?

Moderatör: Edgar Şar

Dosyalar

Adres
Etkinlik açıklamasına bakın
Dil
İngilizce
Dil